NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
249 - (801) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير عن الأعمش،
عن إبراهيم،
عن علقمة، عن
عبدالله. قال:
كنت
بحمص فقال لي
بعض القوم:
اقرأ علينا.
فقرأت عليهم
سورة يوسف.
قال فقال رجل
من القوم:
والله! ما
هكذا أنزلت.
قال قلت: ويحك.
والله! لقد
قرأتها على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فقال لي
"أحسنت".
فبينما أنا
أكلمه إذ وجدت
منه ريح
الخمر. قال فقلت:
أتشرب الخمر
وتكذب
بالكتاب؟ لا
تبرح حتى
أجلدك. قال
فجلدته الحد.
[ش
(وتكذب
بالكتاب) معناه
تنكر بعضه
جاهلا. وليس
المراد
التكذيب الحقيقي.
فإنه لو كذب
حقيقة لكفر
وصار مرتدا
يجب قتله. وقد
أجمعوا على أن
من جحد حرفا
مجمعا عليه من
القرآن فهو
كافر. تجري
عليه أحكام
المرتدين].
{249}
Bize Osman b. Ebi Şeybe
rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da
Alkame'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş:
«Hıms'daydım; halkdan
biri bana (hitaben):
Bize Kur'ân oku! dedi;
ben de onlara Sûre-i Yûsuf'u okudum. Halkdan biri (bana i'tîrâz ederek):
Vallahi bu sûre böyle
indirilmemişdir; dedi. Ben:
— Yazık sana! Vallahi
ben, bunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e okudum da :
«Güzel okudun.» diye
tahsîn buyurdular; dedim.
Böylece ben, o şahısla
konuşurken birden,, bire ondan şarap kokusu geldiğini duydum ve:
— Sen hem şarap içiyor; hem de Allah'ın
kitabını tekzip mi ediyorsun? Sana hadd vurmadikça, buradan ayrılamazsın.»
dedim ve kendisine hadd vurdum.»
(801) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعلي
بن خشرم. قالا: أخبرنا
عيسى بن يونس.
ح وحدثنا أبو
بكر بن أبي شيبة
وأبو كريب.
قالا: حدثنا
أبو معاوية.
جميعا عن
الأعمش، بهذا
الإسناد. وليس
في حديث أبي معاوية:
فقال لي
"أحسنت".
{….}
Bize İshâk b. İbrahim
ile Alîyyü'bnü Haşrem rivayet ettiler. Dediler ki: Bize İsâ b. Yûnus haber
verdi. H.
Bize Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe ile Ebû Kureyb de rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Ebû Muâvİye rivayet
etti. Bunlar topdan A'meş'den bu isnâdla rıvâyet etmişlerdir. (Yalnız) Ebû
Muâviye'nin hadîsinde:
«Bana (güzel okudun)
dedi.» ifâdesi yokdur.
İzah:
Bu hadisi Buhârî
«Kitâbu Fedâilü'l-Kur'ân- da tahrîc etmişdir.
Hıms: Şam civarında
meşhur bir beldedir.
Hadîsin zahirine
bakılırsa, üzerinde şarap kokusu bulunan adama hadd-i şer'îyi bizzat İbni
Mes'ûd (Radiyallahû anh) vurmuşdur.
Nevevî şöyle
demektedir: «İbni Mes'ûd'un hadd vurması, bu husûsda hükümdarın umûmî veya
husûsî naibi olduğuna; bir de, o adamın özürsüz şarap içtiğini i'tirâf ettiğine
hamlolunur. Aksi takdirde sırf şarap kokusunu duymakla hadd vurulmaz. O adamın
tekzibi dahî bilmeyerek Kur'an'dan olan bir şey'i inkâr ettiğine'hamlolunur.
Aksi takdirde sırf şarap koksunu duymakla hadd vurulmaz. O adamın tekzibi dahî
bilmeyerek Kur'an'dan olan bir şey'i inkâr ettiğine hamlolunur. Çünkü hakîkaten
inkâr ederse kâfir olur. Ulemâ Kur'an'dan olduğu müttefekun aleyh bulunan bir
harfi inkâr eden kimsenin küfrüne icmâ' etmişlerdir. Ona mürted hükmü verilir.»
Fakat Nevevî'nin : «Aksi takdirde mücerred şarap kokusu duyulmakla hadd
vurulmaz.» İddiaâsı, söz götürür. Çünkü İbni Mes'ûd (Radiyallahû anh) 'dan
rivayet olunduğuna göre onun mezhebi mücerred kokuyu duymakla hadd vurmanın
vâcib olması imiş.
Bâzıları: «İhtimâl ki
İbni Mes'ûd'un (ona hadd vurdum.) sözünden muradı, devlet reisine haber
vermesidir. Bu suretle ona hadd vurulmasına sebep olduğu için had vurmayı
kendisine isnâd etmişdir.» derler.
Kurtubî dahî: «İbni
Mes'ûd 'un, o adama hadd vurması, kendisini bu husûsda salahiyetli saydığı
içindir. Yahut hükümdar nâmına bir vacibi ikaame ettiğine kani olmuşdur. Bunu
Kûfe'de vâlî bulunduğu sıralarda yapmış olması da mümkindir. Çünkü kendisi Hz.
Ömer zamanı ile Hz. Osmân'ın hilâfeti başlarında Kûfe'de vâlî bulunmuşdur.»
diyor. Ancak Kûfe'de vâlî bulunduğu sıralarda yapmışdır; iddiasını Aynî
reddetmekde; vak'anın Hıms'da geçtiğini hatırlatarak Kurtubî 'nin zühulüne
işaret etmektedir.
Yine Kurtubî: «Bu
hadîsde, şarap kokusu ile hadd vurmanın vücûbuna kaail olmayanlara delîl
vardır. Netekim Hanefîlerin mezhebi budur; İmam Mâlik ile sâir Mâlikîy'ye
ulemâsı ve Hicaz. lılardan bir cemâat dahî buna kaaildirler.» demişse de,
hadîs-i şerîfde Hanefîlerle, Mâlikiler aleyhine delîl yokdur. Çünkü İbni Mes'ûd
{Radiyallahu anh) o adama ancak i'tirâfı sebebi ile hadd vurmuşdur. Bir de sırf
koku, şarap içtiğine kat'î delîl olamaz. Şarap kokusuna benzer başka bir şey
yemiş veya içmiş olabilir. Meselâ ayva yiyen insanın ağzı, şarap kokusuna
çaldırır bir şekilde kokar. Şüpheyle ise hadd vurulamaz. Hadd vurmak için ya
şâhid yahut içenin i'tirâfı şarttır.